Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Astronot Kıyafetinin Özellikleri

Resim
   Yaşamakta olduğumuz 21. yüzyıl uzay çağı  olarak bilinmektedir. Uzaya fırlatılan uydular , gönderilen astronotlar , keşfedilen  gezegenler bu yüzyılda teknolojinin gelişmesiyle beraber artmıştır. NASA 'nın ;  Mars 'ta su bulunduğu ve yaşanılabilir olduğu açıklamalarından sonra insanların uzay merakı bir hayli artmış durumda.    Binlerce yıl öncelerden beri insanlar uzayla ilgili araştırmalar yapmışlar. Teleskopları icat ederek gezegenleri ve yıldızları daha yakından incelemişler. Bir gün insanoğlunun Dünya 'ya 384.400 km uzaklıktaki Ay 'a ayak basmasının imkansız olduğunu düşünmüş olabilirler. Fakat insanoğlu 55.000.000 km uzaklıktaki Mars 'a araç yollamış ve Mars 'ı oradaymış gibi rahatça gezmiş. Bunlar 2.000   yıl önce yaşamış insanlara göre imkansız olaylar. Ta ki bizim imkansız gördüğümüz uzayda yaşamak gibi.. Belki 2500 lü senelerde insanoğlu tamamen Mars 'a yerleşecek, gösterişli yapılar, yapay okyanuslar, denizler, g...

Islahat Fermanı

Avrupa devletleri Tanzimat Fermanı'yla tanınan hakları yetersiz buluyorlardı. Kırım Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yanında yer alan bu devletler savaşın sonlarına doğru konuyu görüşmek üzere Viyana'da toplandılar. Ardından da Osmanlı yönetiminden gayrimüslim vatandaşlarına yeni haklar tanımasını ve bu hakları açıkça ilan etmesini istediler. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, Kırım Savaşı'ndan sonra Paris'te toplanacak konferansta Avrupalı devletlerin desteğini almak ve yabancı devletlerin iç işlerine karışmasını önlemek amacıyla 1856 yılında Islahat Fermanı'nı ilan etti. Islahat Fermanı'yla Müslüman ve gayrimüslim Osmanlı tebaası arasında tam bir eşitlik sağlanmaya çalışıldı. Bütün Osmanlı vatandaşlarına devlet memuru olma yolu açılırken gayrimüslimlere askeri okullara gitme hakkı da verildi. Diğer yandan iltizam usulü ve sadece gayrimüslimlerden alınan cizye vergisi kaldırıldı. Herkesin gelirine göre vergi ödemesi ilkesi kabul edildi. Ayrıca gayrimüslimle...

Darkorbit Uridium Kasma Taktiği

Uridium Nedir ? Uridium, Dark Orbit'te kasılması en zor olan paradır. En güçlü lazerleri, gemileri, irisleri almak için kullanılır. Bulunması zor olduğu için kasılması da bir hayli zordur. Ama belli başlı yöntemler ile günde 15k ya kadar kasılabilir. Uridium Kasma Yöntemleri Nelerdir ? 1- NPC Kesmek Uridium kasma yöntemlerinden en temeli budur. Seviyenize uygun Npc leri keserek uridium ve yanında credits de kasabilirsiniz. Kestiğiniz yaratıkların gücüne göre uridium kazanırsınız. Tavsiyem npc lere tek atabildiğiniz haritalarda kasmak. Böylece daha hızlı uridium kazanabilirsiniz. Bir de boss npc ler var. Bunlar diğer npc lere göre daha güçlüdür fakat kestiğinizde daha çok uridium ve credits verir. 2- Görev Yapmak Görev yapmak da uridium kasmanın kolay yollarından biridir. Görev kulenizden görevleri alıp ödül olarak uridium kazanabilirsiniz. Verdiği görevler çoğunlukla yaratık yok et olduğu için hem yaratık yok ederek uridium kasar hem de görevi bitirip ödül uridiumunuzu...

Sınavlara Çalışma Yöntemleri

Sınavlar hayatımızın olmazsa olmazlarındandır. Hele ki öğrencilik yıllarında karşımıza bol bol çıkarlar. Aslında hayatımızın kendisi de bir sınav ve bu sınavlarla başa çıkamazsak her zaman kaybeden taraf oluruz. Sınavlara Çalışırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Sınavlarımıza çalışırken gerekli ekipmanları yanımızda bulundurmalıyız. Konuyla ilgili işe yarayabilecek tüm kaynakları toplarsak her çeşit bilgiye daha kolay ulaşabiliriz. Farklı ekipmanlardan yararlanmak her zaman daha iyidir ve büyük bir avantajdır. Farklı soru tiplerini görür ve çözüm yollarını öğreniriz. Sınava çalıştığımız ortam da en önemli etkenlerdendir. Işık şiddeti, gürültü, renk uyumsuzluğu gibi nedenler konsantrasyonumuzu bozabilir. Bu yüzden en uygun şartlar altında çalışmalıyız. Kendimize uygun bir çalışma ortamı hazırlamak, dikkat dağınıklığını minimum seviyeye düşürür. Ruh halimiz de sınavlara çalışırken önemlidir. Sakin kafada, rahat rahat çalışmak varken sinirli veya stresli bir şekilde çalış...

Bitkiler ve Fotosentez

Yeşil bitkiler, güneşten gelen enerjiyi kullanarak fotosentez yaparlar. Oksijen döngüsünün sağlanması ve besin üretimi açısından fotosentez çok önemlidir. Fotosentez olmasaydı insanlığın sonu gelirdi diyebiliriz. Bu açıdan fotosentez çok önemlidir. Yeryüzündeki yaşam güneşten gelen enerjiye bağlıdır. Fotosentez ışık enerjisini kullanabilen tek biyolojik olaydır. Fotosentetik organizmalar, güneşten gelen ışık enerjisini kullanarak organik madde sentezlerler ve ışık enerjisini bu maddelerdeki kimyasal enerjiye dönüştürürler. Karbondioksit, su ve güneş enerjisi kullanılarak özümleme ile organik maddelerin sentezlendiği olaya fotosentez adı verilir. Biyosferde en önemli enerji dönüşümü fotosentezle gerçekleştirilir. Fotosentetik organizmalann büyük çoğunluğunu bitkiler oluşturur. Klorofil gibi özel pigmentlere sahip bitkiler, algler ve bazı bakteriler, güneşin ışık enerjisini organik besin maddelerindeki kimyasal bağ enerjisine dönüştürür. Yeryüzündeki canlıların büyük çoğu...

Mustafa Kemal'in Ailesi ve Çocukluk Hayatı

Mustafa Kemal, 1881’de Selanik’te dünyaya geldi. Annesinin adı Zübeyde Hanım, babasının adı Ali Rıza Efendi’dir. Hem anne hem de baba tarafından soyu, Balkanların Türkleştirilmesi amacıyla Anadolu’dan iskân edilen “Türkmenlerden” gelmektedir. Ali Rıza Efendi, Konya-Aydın bölgesinden Rumeli’ye iskân edilen Kocacık Türklerinden Ahmet Efendi’nin oğludur. Bugün Makedonya’nın batısında yer alan Debreyibala Sancağı’na yerleştirilen aile, 1830’lu yıllarda Selanik’e göç etmiştir. Ali Rıza Efendi; sırasıyla Evkaf Kâtipliği, 1876-1877 yıllarında Asakir-i Milliye Taburu’nda üsteğmen rütbesiyle subaylık ve Rüsumat İdaresi’nde gümrük memurluğu görevlerinde bulunmuştur. Daha sonra memurluktan istifa ederek kereste ve tuz ticareti yapmıştır. Zübeybe Hanım, aslen Konya-Karaman bölgesinden Rumeli’ye iskân ettirilmiş Konyar yörüklerinden Hacı Sofu ailesinden Feyzullah Ağa’nın kızıdır. Orta Makedonya’nın Vodina Sancağı’na bağlı Sarıgöl nahiyesine yerleştirilen aile, daha sonra Selanik yak...

20. Yüzyılın Başında Osmanlı Devleti

SİYASİ DURUM Sanayi Devrimi ve Fransız İhtilali’nin etkilerini 19. yüzyıldan itibaren yoğun bir şekilde hisseden Osmanlı Devleti, hemen her alanda sorunlar yaşamaktaydı. Avrupalı Devletler tarafından desteklenen azınlık isyanları başarıya ulaşmış, bunun sonucunda önemli toprak kayıpları yaşanmıştı. Osmanlı aydınları dağılmayı engellemek için Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık gibi düşünce akımlarını ileri sürdüler. İttihat ve Terakki Cemiyetinin çatısı altında Örgütlenen Osmanlı aydınlarının çalışmaları sonunda 1908’de II. Meşrutiyet ilan edildi. 1908'de Bulgaristan'ın bağımsız olması, Bosna Hersek ve Girit'in kaybedilmesi meşrutiyet yönetime duyulan tepkiyi arttırarak eski rejim yanlılarının 31 Mart İsyanı'nı çıkarmalarına yol açtı. İsyan bastırılmasından sonra anayasa değiştirilerek daha demokratik hâle getirildi. Padişahın yetkileri sınırlandırılarak meclisin yetkileri arttırıldı, siyasi partiler kuruldu (İttihat ve Terakki, Hürriyet ve ...

Boşaltımın Homeostasi Açısından Önemi

İç ortamın fizyolojik koşullarının belirli sınırlar içinde kararlı bir biçimde dengede tutulmasına homeostasi denir. Homeostazinin sağlanması için doku sıvısı ve kan plazmasındaki maddelerin hem derişiminin hem de bileşiminin belirli sınırlar içinde tutulması gerekir. Bu durumun sağlanabilmesi için dış ortamdan vücut için gerekli maddelerin alınması ve vücutta metabolizma faaliyetleri sonucu oluşan atıkların vücut dışına atılması gerekir. Bu amaca yönelik üriner sistemle birlikte, deri, akciğer ve karaciğer gibi yapılar birlikte çalışır. Üriner Sistem (Böbrekler) Üriner sistemi meydana getiren yapılardan en önemlisi böbreklerdir. - Böbrekler ADH ve aldosteron gibi hormonlarla birlikte vücudun su ve iyon dengesini ayarlayarak kan basıncının ve kanın ozmotik basıncının dengede kalmasını sağlar. - Vücut sıvılarının pH'sının ayarlanmasında rol oynar. Kan pH'sındaki değişime bağlı olarak hidrojen iyonları veya bikarbonat iyonlarını salgılayarak kanın pH'sını ...

Süzülme ve Geri Emilim

SÜZÜLME Yüksek kan basıncı etkisiyle kan sıvısının glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne geçmesine süzülme denir. Glomerulus kılcalları, su ve suda çözülmüş küçük maddelere karşı geçirgen; kan hücreleri ve plazma proteinleri gibi büyük maddelere karşı geçirgen degildir. Bu nedenle, Bowman kapsülüne süzülen sıvıda su, glikoz, amino asit, tuz, vitamin, azotlu atıklar ve diğer küçük moleküller bulunurken; kan hücreleri ve plazma proteinleri bulunmaz. Süzülme ile Bowman kapsülüne geçen ilk süzüntüdeki maddelerin konsantrasyonları, kan plazmasındakiyle hemen hemen aynıdır. Süzülme olayı yüksek kan basıncından dolayı pasif taşıma ile tek yönlü olarak gerçekleşir. Bu nedenle süzülme olayı sırasında ATP harcanmaz. Bir çift böbrekten normal koşullar altında bir günde 1600 L kan geçer. Bu büyük hacmin 180 L glomeruluslardan süzülür. Her gün ortalama 1.5 - 2 L idrar çıkarttığımız düşünülürse, glomeruluslardan süzülen sıvı hacminin %99'unun geri emilmesi gerekir. GERİ ...

Soluk Alma - Verme Olayı

Soluk Alma Soluk alma sürecinde aşağıdaki olaylar gerçekleşir: - Diyafram ve kaburgalar arası kaslar kasılır. - Diyafram aşağı doğru hareket eder ve düzleşir. - Kaburgaların uçlan yukarı doğru hareket eder. - Göğüs kafesi genişler ve akciğerlerin hacmi artıp, basıncı azalır. - Atmosfer basıncı > akciğer basıncı olduğundan hava akciğerlere dolar. Bu olaya soluk alma denir. Böylece alveoldeki oksijen yoğunluğu artar. Oksijen alveol boşluğundan alveolleri saran kılcal damarlara; karbondioksit ise kandan alveollere geçer. İnsanlar ve memelilerde, negatif basınçla nefes alma yöntemi kullanılır. Bu canlılar havayı akciğerlere itmek yerine içeriye çekerler. Soluk almak için diyafram ve kaburgalar arası kasların kasılması gerekir. Bu nedenle soluk alma aktif bir olay olup çalışma gerektirir. Soluk Verme Soluk verme sürecinde aşağıdaki olaylar gerçekleşir: - Diyafram ve kaburgalar arası kaslar gevşer. - Diyafram yukarı doğru hareket eder ve kubbeleşir. - K...

Viral Hastalıklar

AIDS, Kırım Kongo kanamalı ateşi ve grip virüslerin neden olduğu hastalıklardan bazılarıdır. HIV, insanlarda AIDS hastalığına neden olan bir virüstür. Bu virüs T lenfositlerini etkileyerek çalışmalarını baskılar. Bu nedenle AIDS hastalarının enfeksiyonlara ve kansere karşı olan duyarlılıkları artar. HIV virüsü vücuda kanla, üreme organlarının salgılarıyla ve anneden bebeğe plasenta yoluyla ya da anne sütüyle geçebilir. Virüs vücuda girdiğinde bir süre durgunluk dönemi geçirir, bu aşamada bireyde herhangi bir belirti oluşmaz. Bir süre sonra aktif dönemin başlamasıyla belirtiler de kendini gösterir. Hastalık, virüs vücuda girdikten 8-10 yıl sonra da ortaya çıkabilir. HIV virüsü bağışıklık sistemini etkisiz hale getirir. Bu nedenle normalde hastalık yapmayan organizmalarda hastalık yapabilir. Bu virüs çok hızlı mutasyona uğradığından aşısı geliştirilememiştir. Ancak tedavi yöntemleri ile hastaların daha uzun süre yaşamaları sağlanabilir. Nairovirüs insanlarda Kırım-Kon...

Dolaşım Sistemi Hastalıkları

Felç, O2 yokluğuna bağlı olarak beyindeki sinir dokusunun ölmesidir. Felç genellikle başta bulunan atardamarların tıkanması ya da yırtılması sonucu oluşur. Felçin etkileri ve bireyin yaşama şansı, hasarlı beyin dokusunun büyüklüğüne ve yerine bağlıdır. Pıhtı çözücü ilaçların kısa sürede kullanılması, kalp krizi ya da felcin etkilerini azaltabilir. Damar tıkanıklığı sonucu oluşan diğer bir hastalık da kangrendir. Kangren, belirli bir doku veya organı besleyen atardamarların tamamen tıkanması durumudur. Bunun sonucunda besin ve oksijen alamayan doku veya organ canlılığını kaybeder. Varis, toplardamarların fonksiyonel bozulmalar sonucu genişlemesi ya da kıvrımlı bir hal alması şeklinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Vücudun alt kısmındaki toplardamarlarda kanın geriye doğru akmasını engelleyen tek yönlü kapakçıklar bulunur. Uzun süreli ayakta kalma gibi nedenlerle bu kapakçıkların bozulması, bu toplardamarlardaki kanın kalbe doğru akışını zorlaştırır ve kanın toplardamarlarda...

Hormonlar

Kemiklerin büyüme ve gelişmesinde büyüme hormonu (GH), tiroksin, parathormon. kalsitonin, östrojen ve androjen (en önemli androjen testesterondur) gibi hormonlar etkilidir. Büyüme hormonu, uzun kemiklerdeki epifiz plağı (büyüme diski) uyararak bölünmesini sağlar. Böylece kemiklerin boyca uzamasını denetler. Bu hormonun büyüme döneminde az salgılanması sonucu cücelik (dwarfizm); çok salgılanması sonucu devlik (gigantizm) ortaya çıkar. Tıroit bezinden salgılanan tiroksin hormonu iskelet ve zeka gelişimi için çok önemlidir. Büyüme dönemindeki çocuklarda tiroksin hormonunun yetersiz salgılanması durumunda iskelet gelişimi ve zihinsel gelişim yavaşlar. Bu durum kretinizm olarak adlandırılır. Kemik gelişiminin düzenli olabilmesi için kan ve kemik dokudaki mineral madde miktarlarının belirli bir dengede olması gerekir. Bu denge parathormon ve kalsitonin hormonları ile sağlanır. Kalsiyum, kalsitonin hormonunun etkisiyle kandan kemiğe; parathormon etkisi ile kemikten kana geçe...

Şeker Hastalığı

Metabolik denge için kandaki glikoz düzeyinin ortalama 70-110 mg / 100 mL olması gerekir. Şeker hastalığı, insülin hormonunun az salgılanması veya hiç olmaması, durumunda kandaki glikoz düzeyinin normalin üzerinde olması durumudur. Şeker hastalığının erken belirtileri arasında; çok sık idrara çıkma, çok su içme ve çok acıkma yer alır. Çok sık idrara çıkma durumunda, kandaki aşırı glikozdan dolayı böbreklerden glikoz emilimi olmaz ve glikoz bol miktarda idrarla vücut dışına atılır. İdrarla kaybedilen suya bağlı olarak vücudun su ihtiyacı artar ve birey çok su içerek bu ihtiyacı karşılar. Ayrıca kanda miktarı fazla olan glikoz vücut hücrelerine geçemediği için hücrelerin enerji ihtiyacı artar. Buna bağlı olarak vücuttaki protein ve yağ depoları kullanılır ve bireyde sık sık yemek yeme durumu gözlenir. Şeker hastalığının başlıca iki tipi vardır. Her iki tipinde de farklı nedenlere bağlı olarak kandaki glikoz miktarı fazladır. Tip 1 Diyabet Pankreastan yeterince insülin...

Tiroksin Hormonu

Tirozin amino asitinden türemiş olan ve yapısında iyot bulunduran bir hormondur. Vücuttaki metabolik hızın ayarlanmasında doğrudan görev yapar. Vücudun tüm hücrelerine etki ederek O2 kullanımını artırır ve daha hızlı enerji üretilmesini sağlar. Büyüme ve gelişme sırasında protein sentezini hızlandırır. Nabız ve tansiyonun artmasına neden olur. Tiroksin salgılanması hipotalamus ve hipofiz bezi tarafından kontrol edilir. Hipotalamusun salgıladığı salgılatıcı hormon (TRH) hipofiz bezini uyarır. Hipofiz bezinden salgılanan TSH hormonu da tiroit bezini uyararak tiroksin hormonunun salgılanmasını sağlar. Kanda artan tiroksin hormonu, negatif geri bildirim mekanizması ile ön hipofizden TSH salınmasını ve hipotalamustan TRH salınmasını engelleyerek daha fazla tiroksin üretilmesini durdurur. Tiroksin hormonu iyot içerdiği için, iyot eksikliğinde tiroit bezi yeterince tiroksin hormonu üretemez. Bu durumda hipofiz bezi daha fazla TSH üreterek tiroit bezini uyarır ve tiroit bezinin büyümesi...

Sinir Sisteminin Sebep Olduğu Hastalıklar

ÇOCUK FELCİ (Poliomyelitis) Polio virüsünün yol açtığı omurilikteki motor sinir hücrelerinin tahribatı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan organ felçleri ile seyreden viral ve bulaşıcı bir hastalıktır. Genellikle 1-4 yaşları arasındaki çocuklarda görülmekle birlikte aşılama ile tamamen önlenebilen bir hastalıktır. Genellikle ateş ya da üst solunum yolu enfeksiyonu ile başlayarak kol, bacak ve gövde kaslarında felçlere, omurgada eğriliklere ve bacakta kısalığa yol açar. KUDUZ Kuduz, köpek, kedi, yarasa vb. hayvanların tükürük salgısında bulunan virüs ile yayılan bir hastalıktır. lsırıkla veya yaralara kuduz hayvanın salyasının bulaşması ile geçer. Deri veya mukozadan vücuda giren virüs, önce merkezi sinir sistemine, oradan da hızla beyne ulaşır. Beyinde çoğalan virüs, yeniden otonom sinirler yolu ile tükürük bezleri, böbrek üstü bezi, böbrek, akciğer, karaciğer gibi diğer organlara ulaşır. Virüsün özellikle tükürük bezine ulaşması hastalığın salya ile bulaşmasını sağlar....

Sinir Sistemi Rahatsızlıkları

ALZHEİMER HASTALIĞI Alzheimer hastalığı, olayları karıştırma ve hafıza kaybıyla karakterize olan bir bir çeşit bunama ya da zihinsel bozukluktur. Hastalığın görülme sıklığı yaşla bağlantılı olarak artar. Bu hastalığa sahip kişiler, hastalığın ileri aşamalarında kendi bakımlarını yapamayacak duruma gelirler ve aile bireylerini bile tanıyamazlar. Alzheimer hastalığında amiloyit denilen bir protein nöronların dış kısmında birikerek plaklar oluşturur. Bu plaklar çevredeki nöronların ölmesine neden olur. Bu durumun sonucunda ise beyin dokusunda önemli bir ölçüde küçülme gözlenir. Günümüzde görülme sıklığı artan ve hatta gençlerde de görülebilen bu nörolojik hastalığın tedavisi henüz bulunamamıştır. PARKİNSON HASTALIĞI Bir motor bozukluk olan Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı gibi ilerleyicidir ve yaş ilerledikçe daha sık rastlanır. Bir beyin hastalığı olan Parkinson'un belirtileri arasında kas titremeleri, denge bozukluğu, eğilmiş duruş ve ayakları sürüyerek y...

Sinir Sistemi Hastalıkları

SİYATİK Omurilikten çıkan ve ayak baş parmağına kadar uzanan siyatik siniri, insan vücudundaki en uzun aksona sahip sinirdir. Bu sinir, kalçanın arka bölümünden geçer ve bacak arka yüzü boyunca ilerleyerek, diz çevresinde dallara ayrılır. Bacağımızın kuvvetini, hissini, refleksini yani tüm elektriğini iletir. Siyatik sinirini veya beldeki köklerini sıkıştıran birçok sebep "siyatik ağrısı"na yol açar. En önemli sebep beldeki kökleri sıkıştıran bel fıtığıdır. Hastalık kalçaya doğru yayılan bel ağrılarıyla başlar. Ağrı sinir boyunca kasıktan ayağa kadar yayılır. Tedavisinde dinlenme, sıcak ve fizik tedavi uygulamaları tercih edilir. MULTİPL SKLEROZ MS olarak ifade edilen bu hastalık otoimmün bir hastalıktır. Bu hastalığa sahip kişilerin bağışıklık sistemi merkezi sinir sistemindeki nöronların miyelin kılıflarındaki proteinlere karşı antikorlar üretirler. Miyelin kılıfların yabancı bir madde gibi görülmesiyle oluşturulan antikorlar miyelin kılıfları parçalamay...

Çevresel Sinir Sistemi

Çevresel sinir sistemi, beyin ve omurilikten çıkarak vücuda dağılan duyu ve motor nöronlarından oluşur. Bu sinirler merkezi sinir sistemi ile vücudun diğer bölümleri arasında uyartıları taşıyan geniş bir sinir ağı oluşturur. Çevresel sinir sistemi, vücut içerisinden ve vücut yüzeyinden topladığı bilgileri duyu nöronları aracılığı ile merkezi sinir sistemine götürür. Bu bilgiler merkezi sinir sisteminde değerlendirildikten sonra, oluşturulan cevap, çevresel sinir sisteminin motor nöronlarıyla efektör organlara (kaslara ve bezlere) iletilir. Beyinden çıkan sinirlere kafa sinirleri, omurilikten çıkan sinirlere omurilik sinirleri denir. Beyinden 12 çift sinir çıkar. Bu sinirlerden 10. sinir çiftine vagus siniri adı verilir. Vagus siniri parasempatik bir sinirdir. Bu sinirlerin bir kısmı duyu siniri, bir kısmı motor siniri çoğunluğu ise duyu ve motor nöronları içeren karma sinirlerdir. Kafa sinirleri başa ve gövdenin üst kısmındaki organlara dağılır. Omuriliğin sağ ve sol ta...

Fosforilasyon Çeşitleri

Bir maddeye fosfat grubunun eklenmesine fosforilasyon adı verilir. ATP'nin sentezi bir fosforilasyon olayıdır. ATP sentezi, ökaryot hücrelerin sitoplazmasında, mitokondrilerinde ve kloroplastlarında gerçekleşirken prokaryot hücrelerin sitoplazmasında ve hücre zarında gerçekleşir. Fosforilasyon olayının gerçekleşmesi için enerjiye ihtiyaç vardır. Fosforilasyon tipini, ADP molekülüne Pi, eklenmesi sırasında kullanılan enerji çeşidi belirler. Hücrelerde ATP sentezi sırasında fotofosforilasyon, substrat düzeyinde fosforilasyon ve oksidatif fosforilasyon olmak üzere üç çeşit fosforilasyon görülür. 1. Fotofosforilasyon:  Klorofile sahip olan hücrelerde, güneş enerjisi yardımıyla inorganik maddelerden organik madde sentezini sağlayan fotosentez olayı gerçekleşir. Fotosentezin ışıklı tepkimelerinde ışık enerjisi kullanılarak ADP molekülüne bir fosfat grubunun eklenmesine fotofosforilasyon denir. Bu sayede ışık enerjisi ATP formunda kimyasal enerjiye dönüştürülür. Üretilen...

Fotosentez

Yeryüzündeki yaşam güneşten gelen enerjiye bağlıdır. Fotosentez ışık enerjisini kullanabilen tek biyolojik olaydır. Fotosentetik organizmalar, güneşten gelen ışık enerjisini kullanarak organik madde sentezlerler ve ışık enerjisini bu maddelerdeki kimyasal enerjiye dönüştürürler. Karbondioksit, su ve güneş enerjisi kullanılarak özümleme ile organik maddelerin sentezlendiği olaya fotosentez adı verilir. Biyosferde en önemli enerji dönüşümü fotosentezle gerçekleştirilir. Fotosentetik organizmalann büyük çoğunluğunu bitkiler oluşturur. Klorofil gibi özel pigmentlere sahip bitkiler, algler ve bazı bakteriler, güneşin ışık enerjisini organik besin maddelerindeki kimyasal bağ enerjisine dönüştürür. Yeryüzündeki canlıların büyük çoğunluğu, enerji ihtiyaçlarını karşılamak için doğrudan veya dolaylı olarak fotosenteze bağımlıdırlar. Fotosentetik ototroflar, hücresel faaliyetleri için enerji kaynağı olarak, sentezledikleri organik besinlerde depolanan kimyasal enerjiyi doğrudan ku...

Canlılık ve Enerji

Hücre, minyatür bir kimya fabrikası gibidir. Bu fabrikanın mikroskobik mekanında binlerce tepkime meydana gelir. Bu tepkimeler hücresel, fiziksel ve kimyasal faktörlerin etkisi altında, hücrenin gereksinimlerine göre gerçekleşir. Hücre, dış ortamdan almış olduğu maddeleri kendi yapısına göre düzenlemek için enerji harcar. Enerji, iş yapabilme kapasitesi yani maddenin yerçekimi ve sürtünme gibi zıt güçlere karşı hareket oluşturma yeteneğidir. Enerji bütün metabolik süreçlerin ayrılmaz bir parçasıdır. Enerji ısı. ışık, hareket, kinetik, potansiyel ya da kimyasal enerji gibi çeşitli formlarda bulunur. Canlıların iş yapabilmesi, enerjiyi bir formdan diğer forma dönüştürebilme yeteneklerine dayanır. Hücresel düzeyde enerji dönüşümlerinin sağlanmasının yanında, madde ve enerjinin bir organizmadan diğer bir organizmaya hiç durmadan akışı ekosistemlerde yaşamın temel kuralıdır. Bütün bu enerji dönüşümlerini başlatan temel kaynak ise güneş enerjisidir. Güneş enerjisi fotosentez ol...

Eklem Rahatsızlıkları ve Kırık

Zorlayıcı fiziksel faaliyetler eklemlerde bazı bozulmalara sebep olabilir. Çıkık, burkulma, eklem iltihapları ve yüzey bozulmaları eklemlerde oluşabilecek sorunlara örnek olarak verilebilir. Çıkık, bir eklemi oluşturan iki kemiğin eklem bölgesinde birbirinden uzaklaşmasıdır. Düşme, darbe ve kontrolsüz hareketler eklem bölgelerinde çıkık oluşmasına neden olabilir. Bunun sonucunda ilgili bölgede ağrı, şişme ve hareket yeteneğinde azalma gibi belirtiler oluşur. Çıkık olayı bilek, diz, omuz, parmak ve kalça gibi eklemlerde gerçekleşebilir. Burkulma olayında, eklemi oluşturan kemikler normal konumlarını kaybetmez. Eklem bölgesinde yer alan tendon, ligament veya bağ doku liflerinin aşırı zorlanması veya yırtılması burkulmaya neden olur. İlgili bölgede ağrı ve şişme gözlenir. El ve ayak bilekleri burkulmanın en fazla görüldüğü bölgelerdir. Menisküs, diz eklemlerinde bulunan kıkırdak disklerinin zedelenmesi veya yırtılması durumudur. Herkeste görülebilen bu rahatsızlığın spor...

Sindirim Sisteminin Sağlığı

Mide ve bağırsak kanalının iltihaplanması olarak bilinen gastrit hastalığı, bazı bakteri ve virüs çeşitlerinin enfeksiyonu sonucu oluşur. Gastrit hastalığına yol açan mikroorganizmalar uygun olmayan şekilde hazırlanmış yiyeceklerin tüketimi veya kirli suların tüketimi ile vücuda bulaşabilir. Ayrıca bu hastalık, mide iç yüzeyinin mukus ile yeterince kaplanamaması durumunda, mide öz suyunda bulunan HCl ve pepsinin mukozaya zarar vermesi ve iltihaplanmaların oluşması sonucu da ortaya çıkar. Gastirit'in tedavi edilmemesi durumunda, midede yara oluşumun görüldüğü ülser hastalığı ortaya çıkar. Bilim insanları mide duvarında ülser adı verilen hasarlı bölgelerin oluşumuna psikolojik stres ve yaşam tarzı sonucu aşırı miktarda mide asitinin (HCI) salgılanmasının neden olduğunu düşündüler. Ancak, 1982'de Avustralya'lı araştırmacılar Barry Marshall ve Robert Warren, mide ülserinin HCI'nin fazla salgılanmasının yanı sıra aside dirençli bir bakteri olan "Helicobact...

Solunum Sistemi Hastalıkları

Bronşit, astım, amfizem solunum sisteminde en yaygın olarak görülen hastalıklardır. Bronşların iç yüzünde bulunan mukozanın iltihaplanması sonucu bronşit hastalığı oluşur. Bu hastalığa sahip bireylerde ateşin yükselmesi, halsizlik, öksürük ve mukus salgısında artış gibi belirtiler ortaya çıkar. Sigara içen kişilerde görülme oranı daha fazladır. Gribal enfeksiyonlar sırasında akut bronşit gelişebilir. Tedavi edilmemesi durumunda ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bronşlarda görülen bir diğer rahatsızlık astımdır. Nefes darlığı olarak da adlandırılan astım, solunum yollarında bulunan yabancı maddelere karşı gelişen bir alerji durumudur. Bunun sonucunda solunum yollarındaki hücrelerin salgıladığı mukus miktarı artar ve bronşları doldurur. Ayrıca bu borucukların duvarındaki düz kaslar kasılır. Bu değişimler hava yollarının çaplarının daralmasına neden olur. Astımlı bireyler nefes alıp vermede zorluk çekerler. Amfizem, bronşçuklara bağlı olan alveol keseciklerini bir...

Boşaltım Sisteminin Sağlığı

Böbrek yetmezliği böbreklerdeki işlev kaybı sonucu ortaya çıkar. Bu durum ; ürenin atılamayıp kanda birikmesiyle üremiye, suyun ve tuzların atılamaması sonucu yüksek tansiyona, eritropoietin salgılanamaması nedeniyle ise kansızlığa neden olur. Üremi; kandaki üre, ürik asit ve kreatinin gibi azotlu bileşiklerin artmasından kaynaklanır. Böbreğin tam olarak fonksiyonunu yerine getirememesi sonucunda bu maddeler normal konsantrasyonlarının 10 katına kadar çıkabilir. Bu durumda iştahsızlık, bulantı, kusma, ağızda kötü tat ve koku, yüksek tansiyon gibi belirtiler gözlenebilir. Böbrek yetmezliğinin en önemli belirtisi hiç idrar oluşturulmaması veya çok az idrar oluşturulmasıdır. Bu durumda idrarla atılması gereken maddeler atılamaz ve vücutta kalır. Yaralanma, kalp krizi, tansiyon, bakteriyel enfeksiyonlar, cıva, arsenik gibi toksik maddeler ve böbrek taşları böbrek yetmezliğine neden olabilir. Tam böbrek yetmezliği olan bir kişi eğer tedavi edilmezse kısa sürede ölür. Kronik böbrek y...

Göz Kusurları

Göz yuvarlağı ve göz merceğindeki yapısal bozukluk veya değişiklikler görme kusurlarının oluşmasına neden olur. Görme kusurları bazı kişilerde doğuştan, bazı kişilerde ise sonradan meydana gelebilir. MİYOP Göz yuvarlağının önden arkaya doğru olan çapının normalden uzun olması ya da göz merceğinin normalden şişkin olmasıyla oluşur. Miyop kişiler, yakını iyi görürken uzağı iyi göremezler. Görüntü retinanın önüne düşer. Kalın kenarlı mercekle düzeltilir. HİPERMETROP Göz yuvarlağının önden arkaya doğru olan çapının normalden kısa olması ya da göz merceğinin normalden ince olmasıyla oluşur. Hipermetrop kişiler, uzağı iyi görürken yakını iyi göremezler. Görüntü retinanın arkasına düşer. İnce kenarlı mercekle düzeltilir. ASTİGMAT Göz merceği ya da korneada oluşan düzensiz kavisler sonucu ışınların retinanın her yerine ulaşamaması durumudur. Astigmat kişiler hem uzağı hem de yakını bulanık olarak görürler. Silindirik mercekle düzeltilir. PRESPİTLİK Yaşlandıkça göz merce...

Göze Yardımcı Yapılar

Kaşlar, göz kapakları, kirpikler, göz yaşı bezleri ve göz kasları göze yardımcı yapılardır. Kaşlar ve kirpikler, gözü yoğun güneş ışınlarından korur ve yabancı maddelerin göze kaçmasını engeller. Gözün altında ve üstünde bir deri kıvrımı şeklinde olan göz kapakları kılcal damarlar bakımından yoğun olup gözü mekanik olarak korur. Göz yaşı bezlerinden salgılanan göz yaşı, gözü nemli tutarak kurumasını önler. Ayrıca gözdeki yabancı maddelerin yıkanması, sahip olduğu lizozim enzimiyle bakterilerin yok edilmesi, kornea ve göz merceğine besin ve su sağlaması gibi görevleri vardır. Göz küresinin hareketini sağlayan göz kasları ise cismin yönüne doğru gözü hareket ettirir.

İnsan Vücudu Hakkında Şaşırtıcı Bilgiler

Resim
   Tek hücreli bir zigotun geçirdiği evrelerle gelişen insan vücudu çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Tıp geliştikçe bu karışık yapı keşfediliyor ve bilim dünyasıyla beraber tüm insanları şaşırtan ilginç bilgilere ulaşılıyor. Bu ilginç bilgilerden bazılarını bu yazımızda sizlerle paylaşacağız.     İnsan kalbinin  yarattığı basınç, kanı 10 metre yüksekliğe fırlatabilir. Bu sayede kalpten pompalanan kan çok kısa bir sürede vücudumuzun her yerine yayılabilir. Organlarımız ve damarlarımız bu basınca dayanıklıdır, zarar görmezler.    Kalbimiz dakikada ortalama 70 kere atar. Bu atışa göre, 70 yaşındaki bir insanın kalbi 250 milyon kere atmış ve bu süre içerisinde 167.561.600.000 kilo kan damarlara pompalanmıştır.    İnsan kalbi ömrü boyunca bir kamyonu aya  götürüp geri getirebilecek kadar enerji üretir.    İnsan vücudundaki damarların uzunluğu toplam 96.000 km dir. Dünyanın çevresi 40.075 km...

Pablo Escobar Hakkında İlginç Bilgiler

Resim
   Dünyanın en ünlü uyuşturucu kaçakçısı  Pablo Escobar , 1 Aralık 1949 yılında Kolombiya 'da dünyaya geldi. Babası çiftçi , annesi öğretmen olan Pablo 6 kardeşe sahipti. Antik mezar taşı ve araba çalarak başladığı suçluluk kariyerine kokain kaçakçılığının eklenmesiyle dünyada ün yaptı. Bu yazımızda Pablo Escobar 'ın hayatından ilginç bilgileri sizlerle paylaşacağız.    Kendi saltanatı boyunca haftalık yaklaşık 420 milyon dolar para kazanan Escobar, yıllık 22 milyar dolar kazanıyordu.    1987 - 1993 yılları arasında Forbes 'in "dünyanın en zenginleri" listesine giren Escobar, 1989 yılında dünyanın en zengin 7. insanı oldu.     ABD 'ye her gün 15 ton kokain sokan Escobar, sadece parasını taşımak için bir jet satın aldı.      Escobar , paralarını tutturmak için aldığı lastik bantlara aylık 2500$ harcıyordu.    En büyük sorunu paralarını nerde saklayacağıydı. Kendisinin ve adamlarının ev...

Astronot Kıyafetinin Özellikleri

Resim
   Yaşamakta olduğumuz 21. yüzyıl uzay çağı  olarak bilinmektedir. Uzaya fırlatılan uydular , gönderilen astronotlar , keşfedilen  gezegenler bu yüzyılda teknolojinin gelişmesiyle beraber artmıştır. NASA 'nın ;  Mars 'ta su bulunduğu ve yaşanılabilir olduğu açıklamalarından sonra insanların uzay merakı bir hayli artmış durumda.    Binlerce yıl öncelerden beri insanlar uzayla ilgili araştırmalar yapmışlar. Teleskopları icat ederek gezegenleri ve yıldızları daha yakından incelemişler. Bir gün insanoğlunun Dünya 'ya 384.400 km uzaklıktaki Ay 'a ayak basmasının imkansız olduğunu düşünmüş olabilirler. Fakat insanoğlu 55.000.000 km uzaklıktaki Mars 'a araç yollamış ve Mars 'ı oradaymış gibi rahatça gezmiş. Bunlar 2.000   yıl önce yaşamış insanlara göre imkansız olaylar. Ta ki bizim imkansız gördüğümüz uzayda yaşamak gibi.. Belki 2500 lü senelerde insanoğlu tamamen Mars 'a yerleşecek, gösterişli yapılar, yapay okyanuslar, denizler, g...